DEVİR Mİ DEĞİŞTİ

0

Gazetelere bakıyorum: Süper Loto 37 milyon olmuş, son çekilişte Ankaralı tek kolon oynayan biri kazanmış. “İnsanı çıldırtan para” demişler birde kazanan kişinin hayatı kaydı demektir.

Niye hayatı kaydı diyeceksiniz. Şimdi o kişi her kimse, duyan, bilen hısım, akraba, dost, harç, borç derken adamcağızın gecesinde bile uyutmazlar. Taa Adem atamızdan akrabalar çıkar. Hepsininde derdi paradır. Artık o kişi normal yaşayamaz.

Sene 1964’ler filandı. Üniversite yıllarımda bir hafta sonu maça gittim. Beşiktaş’ın şimdiki stadının yerinde maçlar oynanıyordu. Tabii, öğrenci işi, açık tribün, kale arkası yerimiz. Tribün, biraz tenha idi. O yıllarda Feriköy, Beykoz, Sarıyer gibi takımlarda milli ligde yer alıyordu.

Maç boyunca arka tarafta birisi boyna konuşuyor, birazda dengesiz konuşup duruyordu. Devre oldu o kişiyi merak ettim. Genç biri idi. 30-35 yaşlarında, birazda fevri davranışlarla boş boş bakan bir insandı. Laf lafı açtı derken adam başladı anlatmaya. Aynı stad da Feriköy-Fenerbahçe maçı varmış. Totoda o maçı Feriköy’e vermiş. Diğer maçları yakalamış. Feriköy’de 1-0 önde götürüyormuş maçı. Öyle bitse 13 tutturacak. Belki de tek bilen o olacak. Ama maçın son dakikalarında Fener bir gol atmış, maç berabere bitmiş. Bu kişide 12 de kalmış. Genede az bilenlerin haftası olmuş. 35 bin lira kazanmış. Maçı, Fener’in golünü öyle bir anlatıyor ki adam coştukça coşuyor, nerede ise sahaya uçacak gibi.

Sonra biraz sakinleşti. Sordum iyi para kazanmışsın, ne yaptın o parayı dedim.

Ahhh. Sorma abi dedi ama benden en az 10 yaş büyük. O para ne oldu biliyormusun dedi. O para doktorlarai hastanelere yetmedi abi dedi. Biz kafayı yedik, eh işte şimdi iyiyiz dedi.

Para ve makam.

İnsanları şaşırtan, çıldırtan, hayatlarını saptıran, kişiliklerini yok eden, iki azgın unsurdur.

Hani sonradan görme dediğimiz insanlar, işte bu tipler hayat ölçülerini sadece para ile ölçerler. “Kaç paralık adamsın” sözü en klasik kişilik ölçüsüdür.

1978 Adalet Partisi İznik İlçe kongresi öncesi seçim hazırlıklarını tamamladık, gece parti merkezinde oturuyoruz. Biz cadde kenarında oturuyoruz. İçeride de arkadaşlar var. Hava gayet iyi, herşey yerli yerinde, tek ilçe başkanı adayıyım, yönetimide oluşturduk, herşey tamam.

Güzel yaz gecesi, içeriden gelen yüksek ve sert ifadelerle adeta deprem gibi sarsıldı. Birinin sesi az gelirken diğeri “- sen kimsin, sen kaç paralık adamsın….” diyordu. Sonra sesler kesildi. Arkadaşı biri, parti merkezinin önüne çıkıp benim yanıma geldi. Beni listeden çıkar diye zorladı. Ne dedimse ikna edemedim. Sadece eve git dinlen dedim. Biraz daha oturdum, zamanda ilerlemişti. İçeriden diğeri çıktı, seslendim yanıma oturdu, başbaşa kaldık. Abi seni yönetim listesinden çıkardım dedim. Bana kızdı, söylendi filan, bak dedim. Benden büyüksün, ağabeyimsin ama seninle böyle dernek, siyaset işlerinde birlikte çalışamayız, senin hayat anlayışın çok farklı imiş. Seni, yine severim, sayarım ama seninle beraber siyaset yapamam dedim, ve ayrıldık.

Listede bu iki değişikliği yaptım. Matbaya basıma verdim. Sabah oldu. Kongre var. Ah birde duyduk ki karşımıza bir liste çıkmış. Ne olduğunu anladım. Başkan adayına başarılar diledim. Eğildi, kulağıma bazı arkadaşlar gece çok zorladılar, mecburen aday olduk, netice değişmeyecek ama hani iki liste demokratik görünür, hemde beni zorlayanlar boylarının ölçüsünü millet önünde alsınlar. Hiç dert etme dedi, sarıldı, sevgi ile gözlerimden öptü.

Sonra, toplantı, seçim falan herşey yolunda gitti de o liste dışı bıraktığım ağabey benimle 3-4 sene dargın durdu. Sonra bir vesile oldu, bir yardımımız dokundu, barıştık.

Hepsine haklarımızı helal ettik, nur içinde yatsınlar.

Gelinen noktaya bakıyorumda sadece bir haberden nerelere uzandık. Daha buna benzemez pek çok saçma sapan olaylar, haberler basını, medyayı dolduruyor.

Ne yazık ki toplum olarak nereye gittiğimizden haberimiz yok. Aç Facebook’u ipe sapa sığmaz ne varsa orada görürsün.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.