Bu sözcük daha çok bebeler ve küçük çocuklar için söylenir.Hatta çocuğu tuvalete alıştırmak için “çiş, çiş, çiş…” diye tempolu sözler söylenerek çocuğun bezden kurtulması için gayret gösterilir. Tabii çocuk artık çişi gelince tuvalete yada çocuk için yapılan oturağa oturtulurda çocuk kendi kendisine tuvaletini yaparsa anne zor bir yükten kurtulmuş olur.
Peki, büyükler ne yapar?
Onlar da zaten ihtiyaçları olduğunda giderler tuvalete bu doğal ihtiyaçlarını giderirler. Bu olağan birşeydir.
Diyelim ki Bursa’dan, İstanbul’dan veya çevre yerleşim birimlerinden gelip şöyle İznik’in güzel yeri, gölü sahili var gidelim orada bir çay içelim, yada gölde bir tur atalım deyip gelen kişilerin tuvaleti gelse ne yapar?
Öncelikle bir tuvalet yani WC arar. Onun içinde etrafa bakınır, işaret, tabela arar, tuvalet olan bir yer arar.
Varsa mesele yoktur,
Yoksa? İşte hayatın cenderesi başlamıştır, birde o kişi idrar yollarından filan rahatsız olup sık sık tuvalete gitmek zorunda ise, ve de hemencecik tuvalet bulamamış ise işte o zaman yandım Allah.
Şimdi göl sahilimizin manzarası budur: Yandım Allah.
4 kilometrelik sahil şeridinde birkaç tane genel tuvalet var. Bunların bir kısmı girilecek gibi değil, rezillik. Bazılarının aksesuarları bozuk. Kişi girdiğine bin pişman. Eh bir iki tanesi de şöye böyle, iş görür.
Nedir bu aymazlık, nedir bu sorumsuzluk? Gelenlerin pek çoğu en tabii ihtiyacını yapamamaktan şikayetçi. Bir yabancı için gittiği yerde en önemli sorun tuvalet ihtiyacıdır. Ne yazıkki gelen pişman olup gidiyor.
İznik’ten gezi grubu olarak Anadolu’yu dolaşırken taaa Halfeti ye kadar ulaştık. Hatırlarsanız Halfeti ilçesinin büyük bir kısmı baraj suları altında kaldı.Yerleşim yerinin bir kısmı dışarıda, sular altında kalan kısımlarda motorlarla gezi yapıliyor. Öyle bir dar yerde günde belki 40-50 otobüs turist geliyor. Oto parkından, balık lokantalarından, çay bahçelerinden tutun tüm ihtiyaçları karşılacay şekilde şehrin kalan kısmı dizayn edilmiş, tuvaletleri pırıl pırıl. Kıt imkanlarla gelenlerin hizmetine herşeyi sunmuşlar.
Bizde neden yapılmaz? Yapmak isteyenlere neden yardımcı olunmaz. Senelerdir sahil bandı diye tutturulmuş, ortada olan ciddi birşey yok. Yani gelenler bu sahil düzenlemesi bitinceye kadar şeylerini yapmayacaklarmı?
Göl kenarında sahile inince sağ tarafa devamla eski Burcum Motel, geçip sağ tarafta genel tuvaletler ve önünde de birkaç araçlık otoparkı olan yer var. Orası mülk olarak İznik Belediyesinindir. Hatta arka kısma doğru yani surlara kadar birde yine boşluğu var. Bu yere 1970 li yıllarda mevcut tuvalet, önünde oto park yerleri yapıldı. O zamanlar gölün güney tarafı yani Çamlık’tan sonrası pek itibar görmezdi. Hatta İncir altından sonrası yok gibi idi. Bu tuvaletin olduğu yere 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonraki günlerde emniyete lojman yapılmak üzere vilayet bazında ciddi girişimler olmuştu. O günlerde yani ihtilal sonrası atama ile getirilen Kaymakamlık yazı işleri müdürü rahmetli Nihat Savaş’a valiliğin bu girişimine karşı çıkmıştı. Sonra gittik vali Zekai bey ile konuyu birlikte değerlendirdik ve oranın Belediye nin elinden alınmasını önledik. Halende bu yer gölde en iyi hizmet veren tuvalettir.
Gelin size bu işleri dürtüklememize rağmen olmuyor bari geçmişten bir hikaye ile yazımızı sonlandıralım. Belki anlarlar,
1960 lı yılların sonlarında Franşız şarkıcı Adamo meşhur olmuştu. Onun bir eserinide rahmetli Fecri Ebcioğlu aranje etmiş. Ajda Pekkan da seslendirmişti. “her yerde kar var kalbim senin bu gece…” diye devam eder. Ajdayı meşhur eden şarkılarından biri. Hahhh işte o yıllarda İstanbulu bilmeyen biri çarşı Pazar dolaşırken tuvalet ihtiyacı gelmiş, etrafa bakınmış tuvaklet arar ama bir türlü tuvalet bulamaz. İyice de sıkışmıştır, nerde ise donlara koyuverecek.O hengame işçöinde bir eczaneye dalar. Eczanede buyur ederler, sorar – burada Adamo’nun plğı satılıyor mu? – Efendim burası eczane, burada plak satılmaz, derler ama, adam artık bitmiştir. Devam eder -Nedemek satılmaz. Adamo’nun plağını satmayan eczanenin ben ortasına ……ederim, der. Dediğini yapar.
Hani güzel İznik’imizin hiç değilse sahilinde böyle bir facia yaşanmasın istedikte.