AĞIR FATURA

0

70’li yılların sonlarına doğru Türkiye sıkıyönetimlerle idare edilir olmuştu. Fakat 67 ilin 53 ünde sıkıyönetim olayları önlenemiyordu. Ve bu illerde olaylar ölümler daha çoktu. O zaman akla acaba asker görevini yapmıyor mu-yoksa yapamıyor mu sorusu geliyordu. Oysa sıkıyönetime siyasi iktidar bile karışamıyordu. 1979 Ekiminde yapılan kısmi Cumhuriyet Senatosu seçiminde “Adalet Partisi 50 üyenin 33 ünün kazanmıştı, Yine boşalan 5 milletvekilliği, seçimini de Adalet partisi kazanmıştı. Bu durum üzerine mevcut takviyeli CHP hükümeti istifa etmiş, yerine de AP azınlık hükümeti kurulmuştu.

Bunlardan kısmen önceki yazımızda söz etmiş idik. Ekonomi düzene konulmağa başlamış ancak anarşi-terör bitmek bilmiyordu. Neticede 12 Eylül 1980 günü asker ihtilalini yapmıştı. O gün sokağa çıkmak yasaklanmıştı. Benim duruşmalarımda vardı. Sabah tek kanat TRT den ihtilali öğrendik, sonra emniyet amirine telefon ettim, biraz şakalaştık, ne yapalım hayırlısı olsun dedik. Az sonra bu kez emniyet amiri aradı partilerin çalışmaları durdurulacakmış, Orhan assubay geldi, parti başkanlarını çağırıyor gel dedi. Ben Adalet partisi başkanı olarak, Av. Ali Uzunoğlu CHP başkanı olarak rahmetli Ziya Özbek MHP başkanı olarak ve rahmetli Cevdet Hersekli MSP başkanı olarak emniyette toplandık. İki grup halinde Parti merkezlerini, var olan evrakları, defterleri imza karşılığında teslim ettik. Sonra herkes evine gitti. Ben Adliye ye uğradım. Hakim Zihni bey, hizmetli Osman gelmişler, başka gelen yok. Üst kata çıkıp kaymakam Mustafa Taş ile epey oturduk, sohbet ettik.

Eve döndüm, tabii farkında değiliz, evdekiler telaşa kapılmışlar. O zamanlar cep telefonu falan yok. Haberleşme kolay olmuyor. Artık evde kaldık. Öğleden sonra araba, korna sesi yukarıdan bir baktım Ünal ağabey. Eski belediye başkanlarından İnal Sargın, beni çağırıyor. İndim aşağıya bin arabaya gidelim, yahu yasak var nereye gideceğiz desem de laf dinlemiyor, bindik karayollarının oradan Elbeyli sapağında asker yolu kesmiş, yasak var, bize baktı ne yapsın çaktırmadan aradan geçip Elbeyli ye gittik. Köy bomboş. Doğru belediyenin yanında evi olan Mehmet Kaman’ın evine. Artık oturduk, biraz dertleştik falan Mahmet Kaman o zaman Elbeyli belediye başkanı idi. Üzülmüş tabii. Birde jandarma belde de sokağa çıkıyorsunuz diye sert davranmış o da biraz çanını sıkmış, kahırlı idi.

Sonraki günler anarşi terör kesildi, olmadı. Sanıldı ki bu eylemleri siyasetçiler yaptırıyorlar. Oysa tam aksi idi. 12 Eylülcüler ihtilal yapmak için zemin hazırlamışlardı. Yani görev yapamıyorlardı bu durum daha sonra herkesçe de anlaşıldı. Ne yazık ki “Türkiye yine bir engelle daha karşılaşmıştı. Ve bu engel yıllarca başımızda hem de 1982 Anayasası ile durdu.

1983 seçimleri ile Türkiye kendisine gelmeye başladı.

O seçimlerde 12 Eylülcüler kendilerine göre asker partilerini kurmuşlardı onlara oy istediler ama millet aksini yaptı. Özal’ın partisi iktidar oldu. Ve en önemlisi Demokrat Parti döneminden sonra yani 1950-1960 döneminden sonra ilk defa TBMM bir sivili yani başbakan olan Özal’ı Cumhurbaşkanı seçmişti. Bu demokrasi için yeniden atılan ciddi bir adımdı. 1993 de Özal’ın ani vefatı üzerine yine o sırada başbakan olan Süleyman Demirel TBMM’sinin büyük çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçildi. Ondan sora seçilenlerle artık sivil kökenli idi.

27 Mayıs 1960 başlayan ihtilaller dönemi artık bitti bitiyordu. Evet bitmesi gerekirdi. Sadece 24 Şubat’ta bir zorlama olmuştu ama itibar görmemişti. 15 Temmuzcuların aslında bunları iyi bilmesi gerekirdi. Ne yazık ki ne olduğu belli olmayan bir macera ve Türk halkımın itirazı aslında en önemli direnme hakkının varlığını ortaya koymuştur, herhalde bundan sonrada kimse ihtilale yeltenemez. Hoşça kalın…

Leave A Reply

Your email address will not be published.