IMF’ye “Borcumuz yok” dediler yıllarca. Yani böyle söyleyip ve kimseye borcumuz yok anlaşıldı. Malum IMF’den çok çekti Türkiye onun için IMF’ye borç olmayınca başkaca borcumuz yok anlaşıldı.
Gelgör ki IMF dışında uçan kuşa borcumuz varmış. Borcu borç ile kapatmaya kalkışınca bu kez alacaklılar olmaz dediler işin boyutu değişti, Devlet kasasındaki altınlar “rehin” gösterildi ama nereye kadar onlarda yetmedi.
Daha önceleri de söylemişti, geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız tekrar ede ede ve üzerine basa basa vatandaşlarımıza “Altını yastık altında tutmayın” diye rica etti. Ama, bakıyorum da kimse oralı olmadı. Neden?
Altını ekonomiye kazandırabilmek için paraya çevirmek gerekir. Para ise değer kaybediyor ve üstelik altında değer kazanıyor. Şimdi vatandaş çeyizinde, oradan buradan, biriktirdiğinden diyelim 10 bin liralık altında yaptı, bunu gitti bozdurdu kaç para tuttu, diyelim 15 bin lira. Ne oldu, piyasaya 15 bin liralık bir girdi sağladı. Sadece yastık altında duran bu altınlar ile piyasadan emlak aldı, ev aldı, yatırım yaptı vs. Altın kaç para idi. Çeyrek üzerinden örneğe devam edelim. Diyelim ki 300 TL idi. Aldığın şeyler yani yatırımların belirli seviyede, hatta daha da düşerken paraya çevirdiğin altınlar kısa sürede artış göstermiş, diyelim 350 olmuş. Ama sen altın kısa sürede diyelim 3 ay sonra 350 olunca yaptığın altını paraya çevirme işinden zarar ettin. Bu zararı kim karşılayacak? Kimse karşılamaz.
Bu işten zarar edersin.
Aslında bizim toplumumuzun geleneksel bir yapısı var.
Parayı altına bağlama işi. Bu diğer toplumlarda pek yoktur. Daha çok Dünya da Orta Doğu ve doğu ülkeleri altına yatırım yapar. Yani çeyizinde, düğününde, bayramında, seyranında altınlar ortaya çıkar, onun dışında pekte var oldukları anlaşılmaz. Sadece ciddi birşeyler alacaklarsa altını bozdurup onu alırlar. Altın ve diğer değerli madenler piyasada pek varlıkları olmayan yatırmlardır.
Değer kaybı telafi edilemediği içinde bunca yıl yastık altından çıkarılmamıştır.
Zaten bir bakıma altın kişi için kötü gün güvencesidir.
Kişi başına birşey gelince bozdurur. Bu tam bir güvence şeklidir. Bizde devlet yatırımları, hazine, fonoları vatandaşımıza mevcudiyetin dışında varolan bu birikim bir türlü ekonomiye kazandırılamamıştır. Kazandırılması da çok zordur.
Siyasiler ne söylerse söylesin ekonominin bilinen kuralları çalışmadıkça Türkiye bu gizli birikimi değerlendirememiştir. Denk bütçe temniği yaşanmamış ve az veya çok enflasyonlu ekonomi başımızın derdi olmuştur.
Bu döngüden kurtulmadıkça Türk parası değer kaybedecek, dolar, avro, altın gibi belli değerler de daha da yükselecektir.
Ama mutlaka çözüm sağlanmak zorunluluğundadır. Başka türlü işin içinden çıkılması mümkün değildir.
Hoşça Kalın