SIRA KİRAZLARDA

0

İznik çiftçisi çok çalışkan bir yapıya sahip. Ekiyor, dikiyor, cins değiştiriyor, başka arayışlar içinde, gelirini artırmaya, ekmeğini topraktan çıkarmaya çalışıyor.

Tabii olarak bunları yapmayan çiftçilerimizde var. Onlarda “Ata’dan görme” usullerle ekmeğini kazanmaya çalışıyor.

Bunların dışında, ki bunlara hayta takımı yada beceriksizler demek daha doğru iş becermiyor, elindeki mülkün değerini vermiyor, malı var ama kazancı yok, dönem dönem satıp “bey” gibi yaşama sevdasına devam ediyor. Bu son gurup zararlı haşarat gibidir, bir işe yaramaz.

Geçtiğimiz yıllarda zeytin artık maliyeti yüksek üretim oldu.

80’li yıllara kadar üzüm böyle idi, her sene maliyeti arttı. Sonunda onun yerini zeytin aldı. Gerçekten zeytin o yıllarda ilaçlama istemez yada çok az ister, diğer bakımları da az idi. Zamanla zeytin çok bakım isteyen ve ilaçlama ile ürün alınabilen noktaya geldi. Bu ise yüksek maliyette olduğu için üstelik üründe az değer kazandığı için artık İznik çiftçisi için temel gelir kaynağı olmaktan çıktı.

Geçen yıllar bilhassa düz ova kesiminde pek çok zeytinlik yerini başta şeftali olmak üzere diğer meyvalara bıraktı.

Bu belki de doğru bir uygulamaya geçiş olarak değerlendirilmeli. Zira ne desek kar etmedi, çiftçimiz zeytine bol su verdi. Oysa zeytin bir orman ürünüdür, Akdeniz ikliminde varlığını sürdürür.

Yani yazı kurak, kışı yağışlı, ılıman iklim ürünüdür. Bizim çiftçimiz sulama imkanları olunca senede 3-5 defa zeytinlikleri sulamaya başladı. Bu zamanla mantari hastalıklar başta olmak üzere ilaçlamayı artırdı, maliyetler yükseldi, işin içinden çıkılmaz oldu.

Çiftçi ne yapacağım derken geçen yıllar şeftali imdada yetişti. Birkaç senede meyveye dönüşen ve piyasaya göre yetiştirilebilen cins şeftaliler dikilmeye başlandı. Bunların maliyeti az oluyor. İznik, artık şeftali bahçeleri ile dolmaya başladı.

Yarınlar ne getirir bilinmez ama şu artık bir gerçek oldu. İznikli çiftçimizin önemli bir kısmı yeniliklere açılıyor. Bu gelişme önemlidir. Yani çiftçimiz üretim konularında uyanmaya başladı.

Tabii bunun yanında değişik üretim yapanlarda var. Örneğin sera üretimleri, örneğin erken yani mevsiminden birkaç ay önce üretim ki bu müthiş bir aşamadır. Çiçekli üretici aile –ki ailece ziraat mühendisidirler- bildiğimiz tatlı papaz eriğini özel bakım ve yetiştiricilikle mevsiminden iki ay önce üretip piyasaya sunuyorlar. Bu şu demektir: Erik kilo ile satılmaz, tane ile satılır. Kilosu 3-5 lira değil, tanesi o fiyatlarda.

Bunlara olmaz diyemeyiz, artık oluyor. Bu şekilde üreticinin yanında erken veya turfanda öncesi meyve sebze ithalatı da önlenmiş olur. Yani her ürünün her mevsim yetiştirilebileceği meselesi uygulama alanı bulur.

Bu sene kiraz para etmiyor. Kirazın toplanması zor ve maliyetli bir iştir. Onun için kirazların yerine yenilikle başka ürünler alacak.

Bu şekilde piyasa-ekonomi hatta tabiat şartları üreticiyi yeni yeni arayışlara itiyor. Ve çiftçimiz bu yenilikleri yapmak zorunda. Aksi halde bugünün Türkiye’sinde tarım çıkmazı, hepimizi perişan eder, aç kalırız.

1980 de ön çalışmalarını yaptığımız ilaçsız ürün yada “böcekli mücadele”ye da adımlar atılır. Ve böylece sağlıklı gıda üretimine geçilir. Bu yapıldığında tarımda “Devrim” yapılmış olur.

İnşallah diyelim.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.