İYİ ADAMIN 10 GÜNÜ

0

Eşi tarafından uğradığı ihanetin acısını hâlâ unutamayan Sadık’ın “sermaye-kaçakçılık-istismar” yüksek gerilim hattına kapılıp âdeta bir kötülük selinde sürüklendiği yapımda Nejat İşler’i başrolde izliyoruz. Sadık (Nejat İşler) zamanla yaşayan bir adamdır. Sürekli sayar: Andante, allegro, grave. Deneyimlerine tempo tutar. Eski eşi Rezzan (Nur Fettahoğlu) en son ne zaman görüştüklerini söylediklerinde bir çırpıda sayar yılları, 13 ayın hapiste geçtiğini şerh düşerek. Sadık “iyi bir adam”dır. Komşusu Fatoş’un kahramanıdır mesela. Hayat kadını Fatoş (İlayda Alişan), hayallerini süslese de “abi” der Sadık’a. Çünkü Sadık yardımseverdir, yargılamaz kimseyi. Savunmaya alışıktır Sadık, eski bir avukattır. Karısı Rezzan’ın suçunu üstlenip hapse girdiğinde ruhsatı da iptal edilir. Bir gün zengin bir hukukçu olan arkadaşı Maide (Esra Ronabar) Sadık’tan ücreti mukabilinde kayıp bir genç (Tevfik-Ata Artman) hakkında bilgi toplamasını ister. On gün boyunca arayacak, bir şey bulamazsa soruşturmaya son verecektir. Gencin annesi Yeter kolundaki bileziği verince azmeder Sadık. Ancak kendini “abi”lerden, şımarık ikizlerden, aldatan kocalardan, dayakçı kocalardan, tetikçilerden bir dünyada bulur.

Kahramanımız aslında yaralı ve yaralarını sarmamakta kararlı; kendi doğruları ve yanlışları olan epeyce havalı bir karakter. Zaten orta karar bir adamdan, ortalama bir adilden “iyi adamlığa” terfi ediyor filmde. Kendi halinde bir kaybedenken Fatoş’un nişanlısı, Pınar’ın (İlayda Akdoğan) ise hayatını kurtaran hatta geleceğini garanti altına alan kişi oluyor. Sadık’ın başı kalabalık. Her evde bir kadın beklemekte onu, kimi yolunu gözlüyor kimi iyiliğini. Kimi parasını istiyor kimi sevgisini. Kimi Sadık’ı olduğu gibi “iyi” kabul ederken kimi daha ileri gidip iyilik yapmasını talep ediyor. Sadık “iyi bir adam olma” yolunda çevresindeki kötülerle pazarlığını da para üzerinden yapıyor. Tevfik’i bulması için teklifler sürekli artıyor. Beş bin, yirmi bin derken tropikal bir adada bir ömür yetecek meblağ çıkıyor ortaya. İyilik ile kötülük arasındaki dengenin güç ve iktidar üzerinden belirlenmesi, tekliflerin, rüşvet ve şantajların havada uçuşması pek şaşırtıcı değil. Sadık içine girdiği çevrenin yöntemlerini kullanmakta gecikmiyor, eline ilkin parayı nihayet silahı alıyor. Parayla ilişkisi vaatler-şantajlar düzleminde ilerliyor Sadık’ın. Küçük görünen bir soruşturmayı küçük bir ücrete yürütmesi isteniyor nedir ki işler büyüdükçe ve mide bulantısının sebebi artık bir sinek değil koca bir bataklık olunca Sadık da hayatta kalmak için sinek ilaçlarına, ısırıklarına baş vuruyor. Ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanıyor. Pınar’a şantaj yapması ama bu şantajın, iyiliğe önayak ilginç. Şantaj yaparken kötü ve kara bir adam olan Sadık, şantajın gereğini yerine getirmeyip isteğinden cayınca sonra da bu vicdan azabıyla Pınar’a yüklü miktarda para bağışlayınca iyi oluyor. Demek ki iyiliğe giden yolda startı kötülük veriyor. Daha doğrusu kötü dünyada hayatta kalma güdüsü, kurallara uyma telaşı.

Sadık’ın ortalama bir adilde (finalde adının artık Adil olduğunu söylüyor) ısrar ettiği dakikalar da bir diğer ikilem üzerinden yaşanıyor. Bir gazetede kayıp çocuğun fotoğrafını görüyor. Bu çocuğun organ mafyasının eline düşmüş çocuk olduğunu hatırlıyor ve organizasyonun ortağı Tevfik’i kötülere teslim ederek aklı sıra intikam alıyor. Daha fazlasını anlatmak elbette mümkün değil. Şiddetle izlemenizi ve biraz olsun hayata karşı bakış açınızın değişebilmesini umuyorum. İyi adamın 10 günü filminin 2. Filmi olan Kötü adamın 10 günüyse birkaç gün önce netflix’de gösterime girdi. Bakalım 2. Filmde bizleri nasıl bir sadık bekliyor hep birlikte göreceğiz.

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.