İŞTE O SES / ÖZLEM AKIN

Seslendirme sektörüne 1990’lı yıllarda Ankara TRT’de başlayan, daha doğrusu TRT’de spikerlik sınavları için kurs alan ve o kurstan sonra sesiyle de oynayabildiğini fark ettikleri için biraz da bilinçli olarak sevgili Özlem Akın’ı  seslendirmeye yönlendirdikten sonra seslendirme serüveni böylece başladı.

İlk ses verdiği karakteri zamanı da göz önünde bulundurursak hatırlayamadığını belirten Özlem Akın muhtemelen kadın 18  falandır yani bir iki replikten ibarettir. Çok büyük ihtimalle o anki heyecanımdan da hatırlamıyorumdur. Sonraki dönemlerde ses verdiğim seslendirme yaptığım projeler ilk aklıma gelen ve çok büyük keyifle çalıştığım bir animasyon çizgi film var. Myli Pony oradaki pinkipay karakteri hakikaten çok severek konuştum. Magic Sty diye bir dizi vardı. Oradaki Lily karakteri kasabın karısı olarak da anılır. Yine net selling Sansette Amanza’yı konuştum yine son versiyon Hemendeki Eldres karakterini konuştum. Bir sinema filmi vardı. Melih Ceylan’ın aldığı sincis filmi. Oradaki scarlet’e ses verdim. Thunder Forsa’da normal ilk aklıma gelen karakterler.

İlk kendi sesimi duyduğumda bu ben değilim dedim. Birçoğumuzun yaşadığı gibi insan kendi sesini duyamadığı için ilk karşılaştığında ciddi tepkiler verebiliyor. Ama yılların verdiği deneyimle artık kendi sesimi duyabiliyorum ve doğal olarak tepki vermiyorum. Ama şöyle bir hikayem var: Bir gün evde uyurken televizyon açık kaldığı için bir çizgi filmle uyandım. Çizgi filmde kendi sesimi de duydum fakat o anda hani uykuyla uyanıklık arasında insan bir fark edemiyor ya, ne olduğunu algılayamıyor ama bir yerden bir ses geliyor ama ben konuşmuyorum sanki iç sesimin dışarı fırlamış gibi. Kendi sesimi duymak hakikaten bir tuhaf gelmişti. Televizyondan sesimi duymak tuhaf gelmişti ama sonrasında uyanıp durumu anladığım zaman ben de komik bir anı olarak kaldı. Yani kendi sesimi duyabildiğim andan itibaren buna bir tepki vermiyorum.

Her insan seslendirme yapabilir mi? Neler gerekiyor?

Her insan seslendirme yapmayı deneyebilir ama yapamaz. Bunun için hakikaten bir eğitim gerekiyor. Hani klasik bir cevap vermek için söylemiyorum bunu ama seslendirme çok da kolay bir iş değil. Yıllar içerisinde biz biraz otomatiğe aldığımız için bize hakikaten biraz daha kolay gelebiliyor ama hiç kolay bir meslek değil. Birçok şeyi eş zamanlı yapmanız gerekiyor. İzlemek, izlerken aynı anda duymak duyarken aynı anda okuyabilmek, okurken aynı anda konuşabilmek ve bütün bunları yaparken senkronize yaparken duyguyu doğru aktarabilmek gerekiyor. Bunun içinde hakikaten bir mesleki eğitim şart.

Son zamanlarda seslendirme sektörünü ve meslek hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son zamanlarda özellikle dijital platformlar devreye girdikten sonra mesleki olarak bizler de biraz daha kendimize bir şeyler eklemek durumunda kaldık. Biraz daha önemsendiğimizi fark ettik. Bu daha önce önemsenmediğimizi anlamına gelmiyor ama yaptığımız işi bir tık daha kalitesini yukarı çekerek yapmamız gerektiğini fark ettik. Dolayısıyla biraz daha önemli bir iş yaptığımızın farkına vardık. Seslendirme hakikaten çok keyifli, İnanılmaz mutlu olduğumuz bütün arkadaşlarım adına da buna cevap verebilirim. Çok mutlu olduğumuz bir meslek dalı tabii ki. Tabii hepimizin ortak şikayetleri de var. Mesleğin olması gerektiği yerde olmadığını, düşündüğümüzden gereken önemin verilmediğini düşündüğümüzden dolayı bir parça sistemimiz var. Ancak dediğim gibi dijital platformlar devreye girdikten sonra bu durumda biraz daha toparlanma oldu. İlerleyen zamanlarda ne olur hep beraber göreceğiz.

Seslendirme sanatçısı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?

Bu soruyu aslında daha önceki soruda da biraz cevapladım. Herkes seslendirme yapabilir mi? sorusunda gerçekten mesleki eğitimin şart olduğunu düşünüyorum ama yeterli mi? Tabii ki değil. Bunun için mesleki eğitim alınabilecek hakikaten çok değerli kurslar var. Bunların içinden doğru olanı tercih etmekle başlayabilir. Seslendirmeye başlayacak olan arkadaşlarımız doğru olandan kastım o okullarda ya da kurslarda ders veren hocaları bir araştırmaları gerekiyor. Doğru kişilerden alınacak eğitim hakikaten çok çok önemli olacak ama yeterli mi? Yine değil. Bunun için bu kurslardan mezun olduktan sonra stüdyoda uzunca bir süre bir deneyim kazanmak gerekiyor. Bunun için öncelikle bizim üstad dediğimiz kişilerin kayda girdikleri zaman stüdyoya girdikleri zaman neler yaptıklarını, nasıl konuştuklarını, duyguya nasıl girdiklerini, geçişleri nasıl yaptıklarını, çeviri kaynaklı uzun ya da kısa kaldığı zamanlarda ne yaptıklarını ceplerindeki cümleleri ya da kelimeleri nasıl kullandıklarını gözlemleyebilmek için uzunca bir süre stüdyo deneyimi ama stüdyoda İzleme deneyimi gerekli. Sonrasında hakikaten kendilerini hazır hissettiklerinde stüdyoya girip kendilerini denemelerinde fayda var.

Bu sektörde gelecekte kendi konumunuzu nasıl görüyorsunuz?

Şimdi bu sektörde gelecekte kendimi nerede konumlandırıyorum? Uzun zamandır ben seslendirmenin yanı sıra cast direktörlüğü de yapıyorum ve stüdyo yöneticiliği de yapıyorum. Dolayısıyla ben bunun devamını istiyorum galiba. Yani seslendirme yapmak çok keyifli. Ancak projelerde doğru sesleri bir araya getirmekte müthiş bir keyif. Yani seslendirme yaptığım projelerden ziyade castını yaptığım projeleri izlemek benim için müthiş bir keyif. Zaman zaman tabii ki hani şu olsaydı daha iyi olurdu diyebileceğim castlar da yapıyorum. Yapmışlığım var fakat sonuna kadar arkasında durduğum olmuş. Ellerine emeğine sağlık dediğim kastı, izlemek, dinlemek, görmek müthiş keyif veriyor sanıyorum. Ben ikisini bir arada yürütmeyi tercih ediyorum diye açıklama da bulunan sevgili Özlem Akın 30 yılı aşkın süredir bu işi aşk ile yapan seslendirme sanatçılarımızdan bir tanesi. Daha nice seslendirme sanatçıları mikrofonun arkasında gizlenmiş durumda ve sesleriyle hayatlarımıza eşlik etmeye devam ediyorlar. Bir sonra ki işte o ses röportajlarına kadar hoşcakalın.