Hamidiye Çarşısı’ndan dışarı
adımımızı attığımızda. Şam’ın sıcak havasının yalazı birden yüzümüze çarptı. Kısa bir yürüyüşten sonra Emevi Camii’ne şehrin eski sokakların arasından geçerek vardık.
Şam’ın en ilginç yerlerinden birisi ise, Emevi Camisi’nin hemen arkasından başlayan bölgede yer alan Bab Şarki (Doğu Kapısı) ve Bab Tuma (Thomas Kapısı) bölgeleridir. Buraları şehrin Hıristiyan ve Ermenilerinin yoğun olarak yaşadığı yerlerdir.
Cumbalı, birbirine yaslanarak bir aracın bile geçemeyeceği kadar dar sokakları bulunan ve sanki 150 yıl öncesinin yaşam biçimini bugünlerde yeniden yaşanan bölge, gerçekte görülmeye değer. Evlerin birçoğu harap durumda bulunmasına rağmen, insanı çeken, büyüleyen bir hali var. Evlerin arasında dolaşırken, alt katlarında yer alan günlük ihtiyaçların karşılandığı dükkânları görüyoruz.
Babtuma bölgesinde evler biraz daha modern, taş ya da kâgir binalar. Ama aralarında gerçekten, geniş avlulu, çok güzel sedef işlemelerle süslü binalar bulma olanağınız da var.
Bu evleri görmenin en güzel yolu da yaya olarak dolaşırken açık kapı gördüğünüzde başınızı uzatıp içeriye bakmak. Çünkü ufacık kapıların arkasında hayal bile edemeyeceğiniz güzellikte, içinde insanların yaşadığı evleri görebilme olanağımız var. Evlerin arasında ise, kafeler, restoranlar, sedef işçiliği yapan dükkânlar da yer alıyor. Ve bu eski evlerin arasından geçerek Emevi Camii’ne vardık. “The Umayyad Mosque”
Camiye Müslümanlar ana kapıdan giriyor. İçeri girerken Müslüman ve kadınsanız kapalı giysiler isteniyor. Üzeriniz biraz açıksa caminin sol tarafındaki sokakta yer alan idare bölümünden kapalı giysileri kiralıyorsunuz. Size yerlere kadar uzanan ve başınızı kapatabileceğiniz kapüşonlu bir giysi veriliyor. Camiye de onunla giriyorsunuz. Camiye Ana kapıdan girince geniş bir avlu sizi karşılıyor. Sağ tarafta ise caminin ana bölümü var. Namaz vakitleri 4 imam birden ezan okuyor.
Cami içinde eli sopalı bir adamın duvarlara sürekli vurarak “tak tak” sesler çıkardığını görünce sakın şaşırmayın. İnsanların, namaz vakitlerini beklerken sıcak yaz günlerinde cami içlerini
dinlendikleri, şekerleme yaptıkları yer olarak gördüklerini biliyorsanız bunda garipseyecek bir şey yok. Cami görevlisi uyuyanları uyandırmak için bunu yapıyordur!
Şam Kalesi’nin yanında şehrin merkezinde yükselen Emevi Camii, İslâm dünyasının ayakta kalabilen en eski mabetlerinden biri olma özelliği taşır. 709-715 yılları arasında Halife I. Velid tarafından inşa edilen Emevi Camii mimari özellikleri, süslemelerindeki ihtişam ve sahip olduğu manevî değerleriyle bütün İslâm âleminde ayrı bir yere sahip. yeşil renkli mozaiklerle süslü.
Caminin en büyük özelliklerinden biri ise, Milat’tan önce I. yüzyıla ait bir Roma mabediyle onun harabeleri yanında bulunan Aziz Yohannes; Hz. Yahya Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş olmasıdır. Bu nedenle cami Hıristiyanlar için de önemlidir.
Caminin en ilgi çeken özelliklerinden biri ise, dikdörtgen bir planda yapılmış olması. Caminin ibadet yeri ve avlu bölümü ayrı. Cami dışı ve kemerleri
Avluda bulunan 8 sütun üzerinde yükselen hazine kubbesi kamu hazinesini korumak amacıyla, Abbasîler döneminde yaptırılmıştır. Caminin 3 minaresi ve 4 ana kapısı bulunmaktadır. Batıdaki minare ötekilerden daha gösterişlidir. Doğudaki burç üzerinde yükselen minare “İsa Minaresi” olarak adlandırılır.
Kuzeyindeki minareye ise “Gelin Minaresi” denmektedir. Bu minareye Gelin Minaresi denilmesinin nedeni, gelinin düğün yerinde tam ortada durmasını simgelemesindendir. Çünkü Emevi Camii, Şam’ın tam ortasında, kuzeydeki bu minare de, diğer iki köşedeki minarelere nazaran orta yerde bulunmaktadır.
Mihrab-ı Kebir doğrultusunda Halife Velid döneminde tesadüfen bulunan Aziz Yohanna’nın; yani Hz. Yahya’nın mezarı üzerinde yaptırılan türbe yer alır.
Caminin ilginç yönlerinden biri de, 4 farklı mezhep için mihrapların bulunmasıdır. Bu nedenle farklı mezheplerden olanların bu mihraplarda kendi imamlarının arkasında namaz kılıyorlar.
Caminin ortasında yer alan Hz. Yahya Türbesi etrafında, biraz harçlık karşılığı dua okuyan insanlar da yer alıyor. İmam Gazali 11 yıl caminin minaresinde inziva hayatı yaşamış. Emevi Camii’nden çıkıp sokakları dolaşarak, Selahattin Eyyubi Türbesi’nin önüne vardık.
Yavuz Sultan Selim, Şam’ı fethettiğinde burada uzun süre kalmış, hatta Cuma selamlığına çıkmıştır. Burada kaldığı sürede ünlü mutasavvıf Muhiddîn-i Arabî ve Eyyubilerin kurucusu Selahattin Eyyubi’nin mezarlarını ziyaret etmiş, her iki ünlü şahsiyetin mezarları üzerine de şimdiki türbeleri Yavuz Sultan Selim inşa ettirmiştir. Selahattin Eyyubi Türbesi Şam’daki Osmanlı eserlerinden küçük bir örnektir. Türbeden çıktığımızda ise bahçesinde, karşımıza Şehit Türk Pilotlarının kabirleriyle karşılaşıyoruz.
Yaşamı İznik ile kesişen Pilot Üsteğmen Nuri Bey ve diğer pilotlarımız Fethi Bey- Sadık Bey
Balkan savaşlarının acı hatıralarının silinmesi amacıyla Harbiye Nazırı Enver Paşa, iki uçaklık bir filonun Kahire’ ye gitmesini kararlaştırdı Bu yolculuğa Pilot Fethi, Sadık Bey ve Nuri Bey’ler seçilmiştir
Bu tarihî yolculuk, 8 Şubat 1914 günü yağmurlu bir havada başladı Nuri Bey, 09.10′ da İstanbul’ dan havalandı. Havanın gittikçe kötüleşmesi üzerine Bursa üzerinden geriye dönerek Yeşilköy’ e indi. Öğleden sonra sisin dağılması üzerine yeniden havalanmış ve Karamürsel üzerindeyken motor arızalandığı için İznik’ e inmek zorunda kalmıştır. Çevredekilerin şaşkın bakışları arasında uçaktan sağ salim kurtulmuş. İznik ve çevresindekiler de ilk defa teyyare ile böylece tanışmış oldular. Arızanın giderilmesinden sonra İznik’ ten hareket ederek Lefke’ ye gitmiştir. 11 Mart 1914’de Yafa’dan havalanan uçak, Akdeniz’e düşerek, Üsteğmen Nuri Bey şehit olmuştur. Şehit Nuri Bey’in. Cenaze namazı Şam’da Emeviye Camii’nde kılındı. Akabinde naaşı Selahaddin Eyyubi Türbesi’nin yanında, Fethi Bey’in gömülü olduğu yerde defnedildi. Ruhları şad olsun.