GİRESUN: KARADENİZ’İN BİR GÖZBEBEĞİ

0

Giresun, Karadeniz’in eşsiz güzelliklerini ve tarihi derinliklerini bir arada sunan, bazen gözden kaçan ama her açıdan keşfedilmeye değer bir şehir. Giresun, sadece denizin ve doğanın buluştuğu bir nokta değil, aynı zamanda medeniyetlerin tarih boyunca bu topraklarda kök saldığı, derin izler bıraktığı bir yer. Hani bazen bir şehre adım atarsınız ve o şehir size geçmişini anlatmak için konuşmaya başlar ya… İşte Giresun da tam olarak böyle bir yer. Sadece baktığınızda değil, her adımda, her sokakta, her köşe başında geçmişin izlerini aradığınızda, şehir size hem tarihin hem de doğanın nasıl iç içe geçmiş olduğunu gösteriyor.

Giresun’a ilk adım attığınızda, onun tarihini sadece kitaplardan değil, aynı zamanda topraklarından ve taşlarından duymaya başlarsınız. Şehir, MÖ 7. yüzyılda, Miletli kolonistler tarafından kurulmuştu ve o zamanlardan beri sürekli gelişen, sürekli şekillenen bir yapıya sahip. Roma ve Bizans dönemlerinde çok önemli bir liman kenti olan Giresun, Karadeniz’in kuzey kıyılarındaki en önemli yerleşimlerden biri haline gelmişti. O dönemlere ait kalıntılar şehri gezerken her an karşınıza çıkabiliyor. Belki bir Roma dönemine ait taş yol, belki bir Bizans kalesinin surları… Giresun, her adımda geçmişini size anlatmaya devam ediyor.

Şehir, Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü yıllarda önemli bir ticaret merkeziydi. Roma döneminde “Çıkrık” adıyla bilinen Giresun, sonrasında Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine girdi. Ancak en çok ün kazandığı dönem, 1204’te Bizans’ın zayıfladığı yıllarda Trabzon Rum İmparatorluğu’na bağlı olduğu zamanlardır. Bu dönemde şehir, savunma amaçlı olarak inşa edilen Giresun Kalesi’yle pekiştirilmiş ve Bizans’tan gelen bir çok kültürel etkiyi bünyesinde barındırmıştır. Giresun Kalesi, şehri korumakla birlikte, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar uzanan dönemde farklı medeniyetlerin izlerini taşır. Kalede gezdiğinizde, zamanın her döneminde farklı savaşların, farklı hikayelerin izlerini hissedebilirsiniz. Bu kale, şehir ile özdeşleşmiş bir yapı olarak tarihin her safhasına tanıklık etmiştir.

Giresun’un geçmişinde Amazonlardan da bahsetmek gerekir. Amazonlar, tarihsel olarak bu topraklarda yaşamış efsanevi savaşçı kadınlar olarak bilinir. Giresun Adası ise, Amazonların yaşadığına inanılan bir yer olarak tarihe geçmiştir. Amazonlar, mitolojik dünyanın en güçlü kadın figürleri arasında yer alırlar ve bu adanın etrafındaki deniz, halk arasında hâlâ efsanelerle doludur. Giresun Adası’ndaki antik kalıntılar, şehre dair binlerce yıllık geçmişin derin izlerini taşır.

Ayrıca, Giresun’un ismi de oldukça ilginçtir. Zaman içinde Giresun’a pek çok farklı isim verilmiştir. Antik dönemdeki adı “Kerasus” olan bu şehir, yüzyıllar içinde farklı medeniyetlerin izlerini taşırken, adını da zamanla Giresun olarak değiştirmiştir.

Giresun’un doğası ise bir başka harika hikaye. Karadeniz’in en özel yerlerinden biri olan Giresun, dağları, yaylaları ve deniziyle büyüleyici bir çeşitlilik sunuyor. Doğanın içinde kaybolmak, Giresun’da gerçekten başka bir deneyim. Kulakkaya Yaylası, Karagöl, Kümbet Yaylası gibi noktalar, doğaseverlerin gözdesi. Ama Giresun’un doğası sadece güzel manzaralardan ibaret değil. Giresun’un doğal yaşamı, tüm şehri sarmalayan bir huzur ve dinginlik yaratıyor. Karadeniz’in yeşil dağları, siz adım attıkça daha da büyür, yaylaların içine girdikçe zamanın nasıl geçtiğini unutur hale gelirsiniz.

Fakat doğa sadece yeşil ve maviden ibaret değil, aynı zamanda Giresun’un özgün kültürünü ve halkını da şekillendirmiştir. Giresun, yalnızca doğa harikalarıyla değil, bu doğal zenginliklerin insanlara kattığı yaşam tarzıyla da farklı bir tat bırakır. Şehirdeki her ev, her sokak, her dükkân, Karadeniz’in sıcak, samimi ruhunu yansıtır.

Giresun’un bir diğer büyüleyici özelliği ise Giresun Adası’dır. Karadeniz’in ortasında, sessizce duran bu ada, bir zamanlar Amazonların yaşadığı topraklar olarak bilinir. Adada yürürken, çok eski zamanlardan kalan kalıntıları görmek mümkün. Zeytin ağaçları, Bizans döneminden kalma surlar, her biri bu adanın kadim geçmişini hatırlatan detaylardır. Giresun Adası, hem doğa hem de tarih severler için bir cennet gibidir.

Amazonlara ait olduğuna inanılan Giresun Adası, mitolojik bir atmosferle sizi sarar. Hem doğal güzellikleriyle hem de tarihin izleriyle bu ada, zamanın ötesine bir yolculuk yapmanıza olanak tanır. Her adımda geçmişin gizemiyle yüzleşirsiniz. Eğer şanslıysanız, adanın etrafındaki deniz kenarında yürüyüş yaparken, denizin huzur veren sesiyle bu eski toprakların kutsallığını hissedebilirsiniz.
Bir şehri tam anlamıyla keşfetmenin en tatlı yolu, o şehrin mutfağını deneyimlemektir. Giresun’un mutfağı, Karadeniz’in zengin ve sağlıklı beslenme kültürünü yansıtır. Fındık, mısır, lahana gibi yerel ürünler, Giresun mutfağının vazgeçilmez malzemelerindendir. Eğer Giresun’da yemek yediyseniz, bu tatların unutulmaz olduğunu bilirsiniz.

Kalkoç (Kalkana), Giresun’un geleneksel yemeklerinden biridir. Fındık, tereyağı, pirinç ve kuzu eti ile yapılan bu yemek, taze otlarla harmanlanarak servis edilir ve Karadeniz’in yemek kültürünün zarif bir örneğidir. Giresun Pidesi de şehre özgü bir lezzettir. Karadeniz mutfağında bolca tüketilen mısır unu, bu pidelerde en başta gelir ve Giresun Pidesi, hem klasik hem de farklı bir lezzet arayanlar için mükemmel bir tercihtir.

Bir diğer popüler yemek ise Kuymak. Mısır unu, tereyağı ve peynirle yapılan bu yemek, Karadeniz’in olmazsa olmazıdır. Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi olan Kuymak, Giresun’da da sabahları sıklıkla tercih edilen bir yemektir. Giresun Kuymak da aslında hem pratik hem de lezzetli bir kahvaltılık olarak Giresunluların sofralarında yerini alır. Tüm bu yemekler, bölgenin bereketli topraklarında yetişen ürünlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar ve her lokmada Giresun’un doğasını, kültürünü hissedersiniz.

Giresun, yalnızca tarihi ve doğasıyla değil, aynı zamanda kültürel zenginlikleriyle de dikkat çeker. Karadeniz’in bu nadide köşesinde, halk müziği, geleneksel danslar, şenlikler ve festivaller büyük bir yer tutar. Her yıl Giresun Adası Festivali gibi etkinlikler düzenlenir. Bu festivallerde, Karadeniz’in geleneksel müziği eşliğinde, halk oyunları ve yerel gösteriler sergilenir. Giresunlular için bu tür etkinlikler sadece bir eğlence değil, aynı zamanda geçmişten gelen kültürel mirası geleceğe aktarmanın bir yoludur.

Ayrıca Giresun Kalesi, şehre hakim bir tepeye inşa edilmiştir ve tüm Giresun’u gözler önüne serer. Giresun Kalesi’ne çıkmak, şehri yüksekten görmek ve Karadeniz’in sınırsız maviliğine karşı bir çay içmek, hem şehrin geçmişine hem de geleceğine tanıklık etmektir.

Giresun, sadece bir şehir değil, bir deneyim. Zamanla şekillenen ve geçmişin derin izlerini taşıyan bir şehir. Doğası, tarihi, kültürü, yemekleri ve tabii ki fındığıyla Giresun, Karadeniz’in en nadide köşelerinden biri. Giresun’u ziyaret ederken, adım attığınız her sokakta, her kayalıkta, her ağaçta, her yüzdede geçmişin, bugünün ve geleceğin birleştiğini hissedebilirsiniz. Bu şehre adım attığınızda, sadece bir şehir gezisi yapmıyorsunuz. Bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz, bir kültürün ve medeniyetin derinliklerine inmeye başlıyorsunuz. Giresun, her yönüyle sizi büyüleyecek ve her zaman aklınızda kalacak.

Leave A Reply

Your email address will not be published.