Ayrılık üzerine hangi şair şiir yazmamış, hangi ozan türkü söylememiştir?
Ayrılık türkülerinin, ezgileri yankılanır kulaklarımızda. Şarkılardaki ayrılıkların tadı bambaşkadır tabii.
Hayatın şartları bizi çoğu zaman ayrılığa zorlar. Elimizde olmadan zorlar. Ayrılmak zorunda kalırız. Ağlasak da üzülsek de bu bizim kaderinizi değiştirmez çoğu zaman. Hayat şartlarının ayrılığı kaçınılmazdır. Sevdiklerimizden her ayrılış, bizi derinden yaralar ve bizi kaf dağının arkasına atar. Sevdigimiz insanlardan ayrılmaya asla dayanamayız ve bazen ağlarız günlerce.
Gözlerimizden bazen yaş akmaz, kalbimizin derinliklerine doğru akar hüzünlü göz yaşlarımız. Biz bu göz yaşını durduramayız, aktıkça akar ve gönlümüzü yaktıkça yakar.
Bir yerden bir yere taşınacağımız zaman ya da ayrılıp başka bir yerde, bir süre geçireceğimiz vakit içimizi bir sızı kaplar. Üzülen ve ağlayan bir sızıdır bu. Tedavisi olmayan bir sızıdır bu. Derdini başkalarına anlatamayan bir yürek sızısıdır bu.
Sizi, en çok da sevdiklerinin ayrılığı yıkar. Ayağa kalkmak için çok uğraşırsınız ama nafile. Her deneyişinizde hep yıkılırsınız. Çamur deryasına battıkça batarsınuız. Ne zaman ki ayrılığın bir nevi birleşmek olduğunu anlarsanız, o zaman dimdik ayağa kalkıp, ben de varm yaşamın doruklanında diye haykırırsınız.
Kadere inanıp, yüce yaratıcıya ne zaman teslim olursanız, o zamam mutluluktan uçarsınız göklere…
Ben, ayrılığım ile yüce Rabbime sığınıyorum çoğu zaman. Ben, ölümün ayrılığıyla sevgili peygamberime ve onun sevgili ashabına sığınıyorum. Ben, bu ayralarla şehitlere evliyalara, erenlere ve bütün peygamberlere sığımıyorum. Ben, bu ayrılığımla sevdiklerime sığınıyorum, kendime göre bir aciz kul olarak. Bir sonra ki köşe yazıma kadar görüşmek üzere sevgili dostlar.