İznik gerçekten çok önemli ve üstelik güzel bir yerdir.
Hem coğrafi olarak, hem tarihsel olarak birçok şeye ev sahipliği yapmış birçok şeye tanıklık etmiş bu güzel kent ne kadar övülse az gelir.
Çünkü bunu hak eden pek çok şey var.
Bunun bir tanesi Osmanlı’nın ilk başkenti olması olarak bilinir. Oysaki başka deyişlerde var. Nedir onlar? Açalım: Osmanlı’nın kuruluş tarihi genelde 1299 olarak bilinir ve anlatılır. Oysaki bu konuda en büyük çalışmaları yapan ileri yaşlarda İtalyanca öğrenip Vatigan arşivlerine girip incelemeler yapan tarihçilerin kutbu olarak anılan Halil İnancı bir başka şey söylüyor. Ne diyor? 1300’de Yalova’da kuruldu diyor.
Raif Kaptanoğlu ile adım adım gezen incelemeler yapan Halil İnancık’ın sağlam gerçekleri var. Halil İnancık diyor ki Osmanlı ilk hutbeyi burada okutmuş ve ilk parayı burada bastırmıştır. O yüzden ki Osmanlı’nın kuruluşunu 1300 olarak kabul etmek gerek diyor.
Bunu böylece tespit ettikten sonra Osmanlı ilk medreseyi İznik’te yapmıştır demek mümkün. Ve bu medresenin başına Davudi Kayseri’yi atamıştır.
Benim bildiğim ve orada kaldığım süre içinde Davudi Kayseri hakkında bir panel yapıldı.
Devlet Su İşleri (DSİ) salonunda yapılan bu panele ilgi çok büyüktü. Katılan insan sayısı çoktu. Bana öyle geliyor ki çok büyük ölçüde Bursa ilahiyattan öğrenciler çoktu. Genelde görebildiğim ve konferans, panel, açık oturum, söyleşi v.s gibi dini konular içeren toplantılarda genç kız ve kadınların ilgisi daha çok bu tespit pandemi öncesi katıldığım konferans ve benzeri gibi şeyler sırasında edindiğim izlenimlerdir.
O panel sırasında ünlü bir isim olan ve İbn Haldun çevirisi de olan Prof. Dr. Süleyman Uludağ’da orada idi.
Panel arası yani verilen bir arada Süleyman Uludağ ile ayak üstü de olsa bir süre konuşmak, sohbet etme imkanı buldum.
Bu panel sırasında şuna bir kez daha kani oldum. Bir kimse bir konuya iyiden iyiye hakimse onu çok sade ve herkesin anlayacağı bir dilde ifade eder.
Davudi Kayseri’nin o paneli hakkında söz eden bir yazımda dedim ki pek iyi izah edemediler. Sanki anlaşılmamak için izah ediyorlardı.
Bunu “Zekaya Suç İşletmek” adlı yazımda pek güzel izah ettiğimi sanıyorum.
Bir bilgi adamın sorulan bir soruya çok güzel bir yanıt verdiğini hatırlıyorum. “İslam Ansiklopedisi” hazırlanacak imiş. Ergün Göz’e soruyor. Cevabı yazım güzel olduğu için bana yazdırdı “Vulgarize Edin” ifadesi hemen aklıma çivi gibi saplandı. Yani halkın her zaman kullandığı bir dil ile üslup ile ifade edin anlamında
Davudi Kayser’inin yanlış hatırlamıyorsam iki kitabı vardı bende. Küçük küçük iki kitap. Teferruatı atarsak Davudi Kayseri, İbn Arabi, kan evi ekolünden düşüncelere sahip bir insandı, dinler ile ilgilenen pek çok kimse bunu bilir.
Yani Vahdeti Vücut’çu.
Batıda da bu tür düşüncelere sahip filozoflar, düşünürler vardır. Yani panteist. Panteizm temelde vücudun birliği anlamını taşır. Anadolu İrfanında bu tür düşünce çok büyük ölçüde hakim ve yaygındır. Tasavvuf alanında çok büyük isimler vardır. Ve bu isimler hakkında inceleme yapan yerli ve yabancı isimler çoktur.
Hallacı Mansur, Cüneydi Bağdağdi vb
İznik Romalılar devrinde Altın Şehir, Osmanlılar devrinde de Bilginler Kenti diye anılan bir kenttir.
Osmanlılar gerçekten çok ilginç bir şekilde Söğüt’e yerleşmiş küçük bir oba iken inanılmayacak bir maharet ve cihangirlik ile kısa bir süre içinde hızla Gelibolu’ya geçmiş, İstanbul’u zapt etmiş ve Balkanlara uzanarak beş kıtada hakim olmuş büyük bir imparatorluktur. Çok akıllı bir şekilde etraftaki alimleri, düşünürleri davet etmiş, onları onurlandırmışlardır.
Bir çok şeyi kurumsallaştırarak yoluna devam etmiş, Fatih devrinde kanunnameler çıkartmış, kendine özgü bir medeniyet yaratmıştır.
İznik hakkında belki de çok dikkate değer bir şeyi bir başka yazıya bırakıyorum.
Haçlı saldırılarına maruz kalan İstanbul’da ki Bizans İmparatoru Angelos’un damadı Teodoros Laskaris İznik, Bursa ve Ege bölgesini idare alanı olarak seçer. İstanbul Bizans’ının devamı olarak kabul gören İznik İmparatorluğu olmuştur.
Davudi Kayseri iyi bir alimdir. Hocası Kaşşanıdır.
Mezarı İznikte’dir, bir evin bodurum katında olduğu tespit edilmiştir. Mezarın üstüne bir ev yapılmıştır. Bir kadir şinaslık örneği olarak yanında yer alan bir bahçede ki eski bir çınar ağacının gövdesi tamir edilip düzlem haline getirilip Davudi Kayseri Mezarı diye yazılmış ve bahçeye de oturacak banklar konulmuş, bir tabela üzerine Davudi Kayserinin hayatı yazılmıştır.