İSTANBUL HALİ BİR ZAMANLAR İZNİKLİ’NİN EKMEK KAPISIYDI
İznik müstahsilinin malları Yalova / Dere’den motorlarla İstanbul Hali’ne yola çıkar Galata Köprüsü’nde geçerek İstanbul Hali'ne varırdı.
İstanbul Hali Yemiş iskelesinden Eminönü ile Unkapanı arasındaki bölgeye yerleşmiş olan HAL, “MEYVEHOŞ” olarak da anılırdı.
Bu kadar insanın ihtiyacı olan sebze ve meyveler başta Adana, İçel, İzmit, Tekirdağ, Bursa olmak üzere her gün tonlarca sebze meyve geliyordu. Binlerce sandık da yüzlerce kamyon ve motorlarla taşınırdı. Halin önüne yanaşan kamyonların yükü sırt hamallarıyla önce halin içindeki mağazalara yerleştirilirdi.
Motorlarda gece yarısından sonra Galata Köprüsü’nün açılışını hesaplayarak Halin rıhtımlarına yanaşırlardı., Hal açılmadan da malların kabzımalların tezgâhlarında olması gerekirdi. Bu işte yine sırt hamallarına düşerdi. Onlar da 7-8 kasayı sırtlayarak, tezgahların aralarından uçarak koştururlardı . Kabzımalların önüne yığılan mallarda kabzımal ve adamlarınca etiketlenerek satışa hazırlanırdı. Açılış saatine kadar da mallar indirilmiş olurdu.
Daha sonra da boş sandıkları da alan motorlar köprü açılmadan dönebilmek için hemen dönüş yoluna geçerlerdi. Boşaltma işi akşam 22.00 de başlayıp sabah 07.30 da biter. Öğlen 11.30’a dek mallar satılır, saat 15.00 civarında ise hal boşalınca da artık hal kapanırdı
Sebze Meyve hali Eminönü Haliç kıyısında olunca İstanbul’un kalbinin attığı bu bölgede trafik her zaman tıkanırdı. Buna bir de Anadolu’ya mal sevkiyatı yapan nakliye ambarları ile Baba-âli yokuşunda bulunan gazetelere kâğıt bobinlerini getiren kamyonların varlığı eklenince trafik içinden çıkılmaz, Eminönü çekilmez hale gelirdi.
Yüksek tavanlı hangar gibi hal binasının ortası boştu. Kenarlarda ve ortada mağazalar vardı ve ofis katlarına demir basamaklı merdivenlerle çıkılırdı. Sebze meyve komisyonculuğu yapanların kırmızı boyalı tabelaları hal binasının tavanına yakın yerlere asılmıştı. Tabelada mesela “İsmail Özdil Hal no: 191” diye yazardı.
Hal’in karşı tarafında Unkapanı İMÇ Çarşısına dek yer alan Küçükpazar semti halde çalışanların, hal ile ilgili olanların ve de İznikli müstahsillerin konaklama yerlerinin başında gelirdi.. İznikli her müstahsilin yolu bir kere de olsa Küçükpazar otellerine düşmüştür.
Hal taşımacılığında sırt hamalları genellikle aynı şehirden olurdu. Zamanında buranın hamallığını kapabilmek için kendi aralarında, çok zorlu mücadele vermişlerdi. (Niğdeliler /Siirtliler)
Onlar sırtlarında kasalarla sahil yolunda karşıdan karşıya geçerken trafik adeta donar. Onlar trafiği değil, sırtlarında kasa kasa yükle yola adımlarını attıkları anda trafik onları bekler. Korna çalınmaz, yan gözle de bakılmaz. Hamallar arasında ki dayanışma nedeniyle onlarla kavgaya, münakaşaya ise hiç girilmezdi. Hal’e gelen malı kamyonlardan/ motorlardan indirip dükkânlara yerleştiren sırt hamalları, mallar satıldıkça bu defa manavların kamyonlarına, at arabalarına, triportörlerine (Üç tekerlekli küçük kasalı motosiklet) veya sahile yanaşan Anadolu Yakası ve Boğaz teknelerine yine iki büklüm halde yükleme yaparlardı.
Etrafta işportacılar, köfteciler- ciğerciler, turşucular ve su satıcıları dolaşır dururdu. Tezgahların araları; kuru soğan, portakal kabukları, lahana yaprakları ile kaplı olduğu gibi denizin üstü de aynıydı. Halin kıyılarında denizin üstü de patlıcan, domates ve çeşitli meyvelerle kaplanırdı.
Bir de Eminönü ne zaman yağmur yağsa yollar su dolar, bir liraya insanlar sırtta yolun karşı tarafına taşınırdı. .
Kıyıda bulunan römorkörler, şatlar, teknelerle ve mavnalarla adeta Hong Kong benzeri bir görünüm sergilenirdi.
İznik’ten, İstanbul Hali’ne gelen müstahsiller önce, mal gönderdiği kabzımalın tezgahına uğrardı. Mallarına bakar, biraz da satışları izler sonra da kabzımalla hesaplaşıp ayrılırdı. Parasını tahsil eden müstahsil de ya Kapalıçarşı- Mahmutpaşa – Mısırçarşısı’na alışverişe giderdi. Ya da Beyoğlu- İstiklal Caddesi- Taksim’e eğlenceye giderdi..
Sonuç da İznik’ dönüş yolunda Eminönü’nden İznik Otobüsü daha çok eşyası olanlarca terceh edilirdi. Özellikle yazları ise deniz yolu tercih edilirdi. Bunun için de Galata Köprüsü’nde 5/6 Nolu Yalova Adalar İskelesinde buluşulurdu. Burası İstanbul’a yolu düşen her İzniklinin bir anısını da barındırırdı.
Bu iskele Birçok İznikli’nin yolunun kesiştiği önemli bir nokta ki onu da anlatmak gerekir gelecek sefere.