Kara Fatma Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızıdır. 1. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde savaşmıştır. Eşi de Sarıkamış’ta şehit düşmüştür.
- Kemal “Bütün kadınlar senin gibi olsa idi Kara Fatma” dedikten sonra ismi de Kara Fatma kalmıştır. ”M.Kemal, kendi eli ile yazdığı kağıdı vesika olarak Kara Fatma ya vererek;
“ – Haydi göreyim seni verdiğim talimatı unutma, bir an evvel İstanbul’a git hazırlan ve işe başla” demiş.
Kara Fatma aldığı talimatla İstanbul’a geçerek, Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin ile birlikte onbeş kişilik bir çete kurmuş. Köylü kıyafeti giyerek Haydarpaşa’dan trene binip İzmit’e geçmişler ve kısa zamanda da doksan altı kişi olmuşlardı.
Müfrezesine kırk üç kadından başka yedi yüz de erkek katılmış. Kara Fatma, kadınlardan yirmisekizinin şehit düştüğünü, geriye kalan onsekiz kadın ve diğer erkeklerle 1. İnönü, 2. İnönü Savaşları’na katılmışlar. Bu savaşlarda onsekiz kadını daha şehit olarak bırakmış, kendisi de yaralanmıştı.
12 Haziran 1337/1921 de ordu ile beraber İzmit’e girdi. Kara Fatma 28 Haziran 1921 de İzmit’in düşmandan temizlenip kurtarılmasına kadar 12 gün İzmit’de kalmıştır. 13. gün kıt’asıyla İznik Havalisinde Avdan Yaylası’na gitmesi emrini aldı. Kendisi hasta idi ama kardeşi ve çetesini gönderdi. Kendi de iyi olur olmaz Oğulpaşa’da kıt’asına katıldı. Burada Gökbayrak taburu ile beraber Yunan Öncü gruplarını durdurdular.
İzmit, Adapazarı, Düzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu. Bir gün kumandan Halid Bey Kara Fatma’yı çağırdı ve şu emri verdi;
” – Şimdi adamlarını alıp İznik’e gideceksin!”
” – Ama ben on beş gün önce orada idim.”
” – Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var.”
Emir, emirdi. Atlarına atladılar, dağlardan bayırlardan doludizgin koşturdular. Bir an evvel varabilmek için.
Onbir gün sonra da müfrezesinin başına geçmiş, İznik’e aralarında oğlu ve kardeşinin de bulunduğu 380 gönüllü de getirmiştir.
29 Ağustos 1337/1921 de düşman Kara Fatma’nın tuttuğu cepheye Bereket, Kaynarca ve Karadin üzerinden taarruza kalktı. Düşmanın saldırısı; birinci gün onbir saat, ikinci gün dokuz saat sürdü. İznik Cephesi’nde yapılan bu savaşta kolundan yaralansa ve sağ göğsüne bir mermi yese de kanlar içinde çarpışmaya kan kaybından bayılana kadar savaşmaya devam etmişti. İkinci gün akşam üzeri, Yunanlılar geri çekildiler. Kara Fatma muzaffer olmuştu. Bunun üzerine de müfrezesi düzenli birliğe kabul edildi ve adına “İntikam Taburu” adı verildi. 7 Eylül de yine İznik Cephesi’nde görevlendirilmiş. İznik bölgesine her gelişinde İznik’den ve köylerinden çetesine kadınlarda dahil yeni milisler katmış ve onlarla birlikte düşman taarruzuna karşı direnmiştir.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne de müfrezesiyle katılmış. Burada Yunana esir düşmüş. Trikopis’in yanına götürmüşler.Kara Fatma’ya hayretle baktı.
– “Sen Kara Fatma!” diye hayretle ismini tekrarladı. Esir tutulduğu yerde her gün dayaktan geçiriyorlardı. Bir gün nöbetçi içerken, sabaha karşı sızınca, on dokuz gün esaretten sonra nihayet kaçmayı başarabildi. Sürmeli köyündeki ovada kıtasının başına geçti. Bu başarısından dolayı da Üsteğmenliğe terfi etti.
İstiklal Savaşı’ndaki yararlıkları nedeniyle de kendisine “İstiklal Madalyası” verilmiştir.
Kara Fatma “Üsteğmenlik maaşımı neden Kızılay’a terk ettim” açıklamasında şöyle demektedir.
“Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedi Şefin layık olmadığım büyük iltifatı beni son derece sevindirmişti. Esasen bütün emel ve arzum yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklememdir. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbenin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay’a terk etmekle son vatani vazifemi yaptım.”
Ne denilebilir ki sağ ol yürekli kadın.
Yaşamının son yıllarını maddi sıkıntılar içinde geçiren Kara Fatma kendisine Vatan-i Vazife Tertibinden 17 Şubat 1954 de aylık bağlanmasının ertesi yılında 1955 de vefat etmiştir. Kabri Kasımpaşa Mezarlığındadır.