İznik için düşündüğüm, olmasını istediğim üç ana hedefim var idi.
Bildiğimiz gibi İznik, tarıma dayalı varlığını sürdüren bir ilçedir. 1950-1980’ler dönemi İznik üzümü(Müşküle) ön planda olan tarım ürünü idi. 1980’lerden bu yana üzümcülük azaldı, zeytincilik öne geçti. Son yıllarda zeytinde eski gücünü kaybetmeye başladı. Şimdi, zeytinler sökülüyor, yerine şeftali, kivi gibi değişik meyvalar yetiştiriliyor. İlerisinin ne olacağı da meçhul. Zira, tarım artık karın doyurmuyor.
Başta köylerimiz olmak üzere insanlar artık tarım dışı alanlarda ekmek arıyorlar. Tarım, İznik için vazgeçilmez bir sektör idi. Yarınlarda ne olacak belli değil, onun için tarım zaten ana geçim kaynağı diye düşünürdük. Bunun dışında üç ana hedef koymuştuk.
Bu hedefler sağlık, eğitim, turizm sektörleridir. Aynı zamanda bu sektörler hizmet sektörleri olduğu için insanımıza “iş kapısı” olacaktı.
2000’li yıllara kadar adım adım bu sektörlere yatırımlar yaptık.
Konuyu özetleyerek geçiyorum.
1’ncisi eğitime önem verdik. Mevcut düz lise yanında başta Anadolu Lisesi olmak üzere Çok Programlı Lise, İmam Hatip Lisesi ve özellikle Endüstri Meslek Liselerine ağırlık verdik. Çok başarılı dönemler yaşadık, iftihar ettiğimiz yıllar oldu. Anadolu Lisesinden her sene mezun olan 90-100 öğrencimiz 4 yıllık iyi fakültelere gittiler. Diğer okullarda başarılar yükseldi. Ortalama her yıl 180-200 öğrencimiz üniversitelere yerleşti.
Bu öğrenciler bugün Türkiye’nin çeşitli yerlerinde üst görevlerde çalışıyorlar.
Ne yazık ki son yıllarda başarı çok düştü. İnanılacak gibi değil ama gerçek olan Anadolu Lisesi artık liseler arasında sıralamaya giremiyor, küme düşmüş gibi. Diğer okullarımızda da tablo aynı.
Yüksek okul çabaları maalesef olduğu yerde duruyor. 6 branşda eğitim veren İznik Meslek Yüksek Okulu senede 250 civarında öğrenci alıyor. Ama, ilgisizlik başarıyı engelliyor. Oysa, İznik için çok önemli branşlarda eğitim veriyor. Yazık, yerel yönetimler ve kuruluşlar adını bile anmıyorlar. Kendi kendini var etmeye çalışan okul yönetimi çaresizlik içinde.
Kısacası üç hedeften en önemlisi olan eğitim duraksamış durumda.
Sağlık ise içler acısı. Binbir güçlüklerle yapılan 100 yataklı hastaneyi “su”dan sebeplerle yıktık, yerine 50-60 yataklı otel mi, hastane mi anlaşılamayan, yüksek maliyetle hizmet dahi veremeyen bir şey yaptık. Orada, siyasetin zorbalıkları ile sağlık hizmeti veremeyen bir ortam yarattık.
Daha önemlisi sağlık personeli yetiştirecek okulları açamadık, onları da başka ilçelere kaptırdık.
Şimdi, sağlık hizmetleri için civar ilçelere, Bursa’ya, başka hastanelere koşuşturuyoruz.
Oysa, İznik sağlık kuruluşları için iklimi, ortamı, konumu itibariyle eşsiz bir yerdir.
Sağlıkta da sınıfta kaldık.
Ve üçüncüsü turizm. Sahil düzenlemesi adı altında 20 milyonları harcadığımız göldeki yenilikler yarım yamalak, yıllardır bitmiyor.
Tarihi dokular desek yıllarca kapalı. Surlar karınca kararınca Lefke Kapı da tünekliyor.
Ve her şeyden önce kendimizi turizme yönlendiremedik. Turizm anlayışı ve hizmetinden yoksunuz.
Çini sektöründe yapan çok ama kalite ve değer yok. Birlik desen hiç yok.
Bu üç sektörü Sağlık-Eğitim-Turizm yani baş harflerini alarak SET diye nitelendirdim. Bu sektörler İznik için bir çıkış, bir kalkınış, bir kendine geliş olacaktı.
Ne yazık ki gelişmeler yetersiz kaldı, ilgisiz kaldı, takipsiz kaldı.
Acı gerçek şu ki, İznik daha kendisini bilemiyor. Demek daha çok şey öğrenmeye ihtiyacı var.
Hoşça kalın