Geçtiğimiz hafta içinde işim gereği Ege’ye gitmek zorunda kaldım. Aydın-Söke, gidiş dönüş, Kütahya-Simav üzerinden, Tavşanlı-Tunçbilek, İnegöl, İznik evet kilometre tuttum, tam 1115 km gidip gelişim.
Yol boyunca zaman zaman mola verdim. Söke’de gece şapırdaklı yağmura da yakalandım, tam o sırada da dışarıda idim. Ayağıma çamur, birikinti su herhangi bir ıslaklık ulaşmadı. Dönüşte de birkaç yere uğradım, mola verdim, şehir kasaba dolaştım. Yine yağmurlu zaman idi ama ayakkabılarımız çamurlanmadı.
Heryer güzel mi, herşey mükemmel mi? Yoo öyle birşey yok. Güzellik İznik’e özgü desem doğrudur. Mükemmellik ise İznik’te yok. Bu 1115 km yolu geldim, akşam saati idi, evin önüne park ettim. İlk adımım çamur deryasına. Hah işte ne güzellik kaldı, ne mükemmellik. Sonra oturdum adım hesabı yaptım. Evet 1115 km’lik mesafe yaklaşık 77 bin adım eder. Buralarda yağmurda vardı ama çamur yoktu.
Doğrusu, insan memleketine geliyor, aracından iniyor çamurlu yol ile karşılaşınca ciddi şekilde üzülüyor. Bu durum İznik’e yakışmıyor. İzniklilerde böyle bir ortama layık değiller.
Efendim, alt yapı, kanalizasyon, doğalgaz, içme suyu, atık su vs. tamam. Tamam da bazı çalışmalar programlanır ve ona göre yapılır. Yolların yapımı asfalt veya parke yapımı sıraya konuldu dendi. Önceliklerde okul çevreleri ve anayollar olarak açıklandı. Şimdi İznik’te okul çevreleri diye bir uygulama olmadı. Oldu diyorsanız Alpaslan’ın yan sokağına bakın, tarla gibi. Koyutürk’ün ise her tarafı tarla olmuş, yol diye birşey yok.
Anayollar bir ana caddelerdir, birde çok kullanılan yani trafiği yoğun olan yollardır. Kılıçaslan hala bitmedi.
Atatürk Caddesi ise iki parmak kalınlığında kaplama asfalt ile sözüm ona asfaltlandı. Bir yıl geçmeden delik-deşik oldu. Şimdi de İstanbulkapıya doğru yaya yolları aylardır yapılıyor ama ilerleme yok.
Tabii en tehlikeli nokta Yeni hastanenin önüdür. Burası sık sık kaza yapılan yerdir. Hastane durağı, durak yeri yoktur. Şehir içi minübüsü -Kumbaşı, Topkapı, gölü dolaşıp- hastane içerisine bile alınmıyor. Bu araçlara binmek isteyen hastalar ana yola çıkmak zorundalar, işte kaza yeri noktaları buralar, niye çünkü orası şehirlerarası ulaşım yolu. Tırlarıda geçiyor, kamyonlarıda geçiyor, traktörü de hepsi geçiyor ve maalesef orada bir hastane olduğunu düşünmeden çokda dikkatsizce geçiyorlar ki sık sık kaza olduğunu biliyoruz.
Yöneticiler, yatın kalkın ama önce bu yolları ve özellikle kazaları önleyici tedbirleri bir zahmet alın. İznikli acı günler yaşamasın. Yapılacak işte o kadar ahım-şahım değil. Sadece planlı bir çalışma ile yaz gelmeden bu sorunları çözebilmek.
1331’de Orhanbey İznik’i almış, Bizans’ı buradan çıkarmış ama o zamanlar asfalt falan yokmuş ki yolları da asfaltlasın. Onlardan Allah razı olsun, eee bugünün yöneticileri içinde yapında birşeyler diyelim. Olmaz mı?
Hoşça kalın.