Türkiye de 15 Temmuzda ihtilale kalkışma hareketinden hu yana 2 aydan fazla zaman geçti.
Bu güne kadar pekçok kişi yada kişiler adliyelere götürüldü, ifadeleri alındı, serbest kalanlar olda, tutuklananlar oldu. Bunların hepsinin bir kalkışma sonrası olabilecek şeyler olarak görülmesi normal karşılanabilir. Genel değerlendirmeler de bu şekilde olduğu için herkes temkinli ve bekleyiş içinde.
Ancak, bazı konular var ki fazla zaman kaybı zarar getirmektedir. Örneğin okullar açıldı. Öğrenciler için okul meselesi yurt meselesi çok önemli. Bunların çözümlenmiş olması gerekir.
Aynı şekilde Adliyelerin soranları, henüz çözümlenememiştir. İlçemiz Adliyesinde 3 hakim 2 savcı görev yaparken boşalan yerler için 1 hakim ve 1 savcımız oralara tayin olundu.
Şimdi bir savcı ve iki hakim. Üstelik giden hakimin görevini yani baktığı mahkemenin yetkili hakimi belli olmadığı için duruşmalar aksamalı, emanetçi usulü ile gidiyor. Bu şu demektir: Davalar yürümüyor, yerinde sayıyor.
İşte yargının uzama sebeplerinden birisi bu.
Adli yıl açıldı, tayinler çıktı, gidenlerin yerine yenisi gelmeyeceğine göre -ki öyle düşünülüyor ki büyük bir ihtimal ile doğrudur -mevcut hakimler gidenin davalarına nasıl bakacak? Yani yetki konusu ve henüz bir ay oldu hangi hakim yetkili belli değil.
Buna benzer devletin her kademesinde boşluklar var. Kim gelecek, kim bakacak, kim gidecek hiç belli değil.
Devlet işleyen bir makine gibidir, durmaz, devamlılık asildir, durmaksızın devam eder. Onun için biran önce bu boşlukların doldurulması ve hizmetin aksatılmaması gerekir.
Hatta ben şunu düşünürüm. Türkiye olağanüstü bir durum ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Yani devlete karşı yada iktidara karşı bir kalkışmaya girişilmiş, oldukları sıkıntılar ortaya çıkmış iken TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ tatilde ne yapıyor?
Türkiye’den sorumlu bir kurumun tatilde, Bu kurumun 550 üyesi yorulmuş dinleniyor öylemi yani. Diğerleri ne yapacak. Onlar yorulmadı mı? Yine kendimizden örnek veriyoruz. Adli Tatil kanuni bir tatil idi ama adliyeler tam kadro, tam gün çalışmaya devam etti.
Şimdi bunun gibi tüm kuruluşlar tatillerini yapamadılar, hepsi izinli olanlar bile geri döndü. Ve pekçoğu izin yapamadılar. Ama görevlerine devam ediyorlar. Sadece yüce meclisimiz tatilde.
Bu şaşırtıcı değildi. Bilmem bana çok tuhaf geliyor.
Bir Devletin en üst kurumu tatilde, hemde o devlet Olağan Üstü Hâl yasası ile yönetilirken.
Bakın bu doğru birşey değil, elin oğlu, Türkiye de olağanüstü hâl var ama meclisleri tatildi. Bu ne perhiz demez mi?
Şimdi biz kendi kendimize bize kimse inanmıyor, güvenmiyor diye serzenişte bulunuyoruz. Diğer ülkeler senin haline baktığı zaman niye inansın, niye güvensin.
Evet Devlet baştan aşağıya ciddiyet ister.
O ciddiyeti tesis edemez iseniz kimse size itibarda etmez değerde vermez. İş bu kadar basit.
Hoşça kalın