Büyük Günah…

0

Dinler arası geniş boyutlu bir toplantı düzenlenmiş. Bu toplantıya Dünya da mevcut dinlerden temsilciler katılmış. Tabii en son din İslamiyeti temsilen bizden de yetkili temsilciler katılmışlar. Geniş bir şekilde dinlerin birbirleri ile olan benzerlikleri ve üstünlükleri toplantının asıl özelliğini çekmiş. İslamiyetin diğer dinlerden ve özellikle kitap dinlerinden farkı ve üstün tarafı tartışılmış. Ancak kimse İslamiyetin üstün tarafını açıklayamamış.

Bir papaz kısa ve öz bir ifade ile İslamiyetin üstün tarafını açıklamış. Söylediği özetle aynen şöyle: “İslamiyet 2 şeyde üstün ve farklıdır. Bunlardan biri kul hakkı, diğeri ise şirk.” Ve bu farkı diğer dinlerle kıyaslayarak anlatmış.

Gerçekten dinimizde bu iki husus çok çok önemlidir. “Kul hakkı” mutlak ve tamamen kişiye bağlı bir haktır. Hep deriz, “kul hakkı yemeyin” diye. Hani, cenaze namazı sonrası imamın cemaate dönerek sorduğu sorunun cevabıdır, kul hakkı. Genelde imam sorar: Ey cemaat bu mevtaya ahirete dönük haklarınızı helal ediniz der. Cemaatte hep birlikte “helal olsun” diye cevap verir. İşte bu kul hakkını, bizi yaradan dahi af edemiyor. Çünkü bu hak kul ile kul arasındaki haktır. Onun affınıda ancak hak sahibi yapabilir. Allah bana kul hakkı ile gelmeyin. O hakkı ben af edemem, hak sahibi kim ise ona gidin, haklaşın, helalleşin diyor.

Bugünkü özel hukukun, hatta kamusal hukukun bile temeli bu ilkedir.

Diğeri ise şirk’tir. Şirk, Allah’ı ortak koşmaktır. Konuyu biraz açmakta yarar var.

Kur’an da pek çok yerde Allah “Bana şirk koşmayın” diye ısrarla yasaklıyor. Ve devamında da “Bana şirk koşanı af edemem” diyor. Bu çok net ve kesin bir kuraldır.

Gerçekten Kur’an-ı Kerim de pek çok yerde Allah kendisine ortak koşulmasını, kendisinin, hayatın herhangi bir noktasında alet edilmesine müsaade etmemektedir.

İnsanlar niye şirk günahını işlerler, ona bakmak gerekir. İşin temelinde karşısındaki kişiden faydalanmak, ondan maddi veya manevi çıkar sağlamak düşüncesi yatmaktadır. Şirk, Allah’ı eş koşmak’tır derken dini alet etmek kasdedilmektedir.

Günlük hayatımızın hemen hemen her safhasında bu gibi dini, Allah’ı, Kur’an-ı, kutsal saydığımız ne varsa hepsini ama az, ama çok bir şekilde hayatımızın bir tarafına alet eden, o şekilde davranan insanlara rastlarız. Bunu yapmamak lazım, bu büyük bir günah.

Allah, İslamiyetin esasını Kur’an ile ortaya koymuştur. Peygamberimizi göndermiştir. Peygamberimize nazil olan Kur’an ile din ile insanın yaradılışını ve ne yapması gerektiğini ortaya koymuştur. Ve en mükemmel yaratık olarak diğer canlılara vermediği bir üstünlük vermiştir. Nedir o? Akıl.

O verilen en önemli nimet olan Akıl olmasa idi, ne olurduk? Hiç olurduk hiç. Onun için buluğ çağına gelmemiş çocuklara günah sayamıyoruz, neden? Aklı ermediği için.

Akıl hastası olan düşünemediği için, aklını kullanamadığı için günahsız sayıyoruz. Yani, bunların ehliyeti yok, iyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu ayırt etme güçleri, akıl güçleri yokta onun için ne yaptığını bilmiyor, ona yaradan sorgu sual etmiyor.

Ceza hukukumuzda da akıl hastası olanlara ceza verilmez. Yine yaşı küçük çocuklara ceza verilmez. Onlar işledikleri suçun farik ve mümeyyizi değildirler. Yani, yaptığı eylemin suç olduğunu bilebilecek durumda değillerdir.

Şimdi, aklı başında olan, herşeyi bilen, yaptığının ne olduğunu bilebilen bir müslümanın Allah’ı kullanarak karşısındaki kişi veya kişilerden dünyalık menfeat sağlayan kişiyi Allah nasıl af edecek? Bu mümkün mü?

Allah sana kitap vermiş, peygamber göndermiş, akıl vermiş yani herşeyi vermiş, iyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu seçebilecek aklıda vermiş, yani seni dört dörtlük yaratmış. Sen, bu aklı iyi yolda kullanacağın yerde sırf kendine birşey elde etmek için dini, kitabı, Allah’ı kullanıyorsun ve karşındaki insanları aldatıyorsun, yanıltıyorsun, tabir yerinde ise din yolu ile onların hakkını, hukukunu, adalet ölçülerini yanıltıyorsun ve bu işte de kendine bir takım menfeatler sağlıyorsun. İşte bu büyük günah. Ne olursan ol, bilmem kaç defa hacca gitmiş ol, beş vakit değil yüzbeş vakit namaz kılmış olsan bile Allah’a ortak koşmanın cezası Allah katında af edilmiyor.

Dinimizin temel kuralları böyle.

“Efendim Allah af eder. “ “Allah büyüktür, Allah gafurdur, Allah rahimdir” ….. evet hepsi doğru. Ama Yaradanın taa işin başında, sana söylediği çok açık. Bana şirk koşma, bana ortak koşma, beni alet etme demiş. Ve seni öyle yaratmış iken sen bu temel kuralları çiğneyip büyük günahı işliyorsun. Sonra da af eder diyorsun.

O zaman bu büyük günahı işlememiş olan müslümanlara yaradan nasıl diğer hususlarda hesap soracak? Yani Allah, kullarına karşıda tam bir adalet üzere hükmedecektir. Bu büyük günahı af ederse diğerlerinden nasıl hesap soracak? Bu mümkün mü?

Ramazan münasebetiyle en güzel günleri yaşıyoruz. Gelin, Dünya nimetleri için Allah’a eş koşmayalım.

Hele hele bir sürü basın yayın organlarının karşısına dikilip bari bu mübarek ayın hürmetine Allah’tan korkalım. Ve onun istediği kullardan olalım, Nedamet duyalım, pişmanlık duyalım, tövbe edelim, ama bir daha yapmayalım.

Belki o zaman Allah bu günahtan af edici olur, belki!

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.